Shadow köşesinde bize yeni bir kahraman lazım dedi otostil dergi

Shadow köşesinde bize yeni bir kahraman lazım dedi

Shadow köşesinde bize yeni bir kahraman lazım dedi

Yıllardır yazılı basında manşetlerden düşmeyen, televizyon anahaber bültenlerinin vazgeçilmezleri arasında yer alan ve bu işi para için yapsa aldığı reytinglerden dolayı belki de Hollywood yıldızlarından bile çok kazanabilecek biri var hayatımızda. Hepimiz tanıyoruz onu!

Olaya profesyonel açıdan baktığımızda kendisini Türkiye’nin en iyi PR’cısı olarak bile kabul edebiliriz. Niye en iyi PR’cısı diyorum çünkü kendi tanıtımını kendinden başka herkes yapıyor. Oysa PR’cılar bağlı bulunduğu kurumun bir haberinin çıkması için bile oldukça yoğun mesai harcıyor. Kendisinden her dakika söz ettiren bu şahsiyet ise günde bir dakika bile kendi tanıtımı için mesai harcamıyor çünkü onun yerine saatlerini, günlerini, aylarını, yıllarını ve hatta hayatını harcayan o kadar çok kişi var ki! Yaptığımız bir hata, sonucu kötüyle buluşan bir bencillik, saygıyı unuttuğumuz bir an bile bu kişinin ekmeğine sürdüğümüz yağın miktarını artırıyor.

Yazının en başından beri hep bir kişi gibi bahsettim olayın başrol oyuncusundan. Ama dedim ya kendisi değil bizler destekliyoruz, ne denecekse biz diyoruz, ne katılacaksa ünü için biz katıyoruz. Aslında kendisini bile biz yarattık; adını da biz koyduk zaten. Kısa bir isim de değil. Etkili olsun, akıllara kazınsın diye herkes çalıştı, kafa patlattı. Sonra biri çıkıp dedi ki: “Öyle bir isim buldum ki kimse unutmayacak ve onun ününe ün katacak birşey yapmaktan kaçınacak”. Halka duyurmak için organizasyonlar yapıldı, reklam filmleri hazırlandı. Hepsi güzeldi de yapılan herşey yine ona yarayacaktı… ve ismi açıklandı : “TRAFİK CANAVARI”.

Her kim olursa olsun, yaptığı bir hatanın sonrasında –hele ki vebali ağırsa- ilk olarak yaşadığı şoku da atlatmak için korumaya geçer ve farklı bir mazeret bulmaya çalışır. Kaldırımda tökezledikten sonra etrafımıza bakarken belediyeyi suçlarız, yanımızdan geçen güzel bayana kayan gözlerimizin hiç suçu yoktur çünkü, çocuğumuz yaşı biraz kemale erip de sigara içtiğini öğrendiğimizde ona kızarız ama yıllar öncesinden bugüne karşısında çakmak ya da sigara tutan ellerimizin, bu emri veren beynimizin bir suçu yoktur. İşte trafikte de bir günah keçisi bulmayı başarmışız. Altındaki minibüsle hız göstergesinin ibresini sona hatta en başa getirmeye uğraşan sorumsuzun -eğer yaptığı kazadan sonra sağ çıktıysa- ilk sözü ya “lastik patladı abi yaa, kontrolümü kaybettim” ya da “başka bir araç sıkıştırdı vallahi” olur. Sonra da biraz daha kabullenmeye başlayıp kaçışı olmadığını anladığında günah keçisinin adını zikretmeye başlar: “Trafik canavarına uydum.” Yani anlayacağınız suçunu hafifletecek bir çıkışı yine vardır.

Kendimiz yarattık, kendimiz reklamını yapıyoruz. Çünkü hayatta kalmasını istiyoruz. Suçumuzu paylaşacak birinin olmasını istiyoruz. İtiraf edemiyoruz, hatalıyız diyemiyoruz çünkü dersek sorumluluk taşımamız gerekecek. Biz bu sorumluluğu taşıyamıyoruz. Bu yüzden de iftira atıyoruz aslında masum olan trafiğe. Hayat verdiğimiz ve varlığından kendisinin bile haberi olmayan canavarı yok etmek için ise dağları aşıp kutsal kılıcı tam kalbine saplamamıza gerek yok. Yeni, iyi bir kahraman yaratmaya ihtiyacımız var, her doğru hareketimizle büyüyen ve yarattığımız canavara karşı durabilen kahramana.

Sevgiyle kalın…