Fransız rivierasını yeniden keşfetmek | OTOSTİL

Fransız rivierasını yeniden keşfetmek

Fransız rivierasını yeniden keşfetmek

Gerek iş, gerekse tatil için yurtdışına çıkanlardan birçoğunun yolu Nice, Cannes ve Monaco’ya düşmüştür. Bu üçlü 15 günlük sömestr tatilinde muhteşem bir kaçamak olabilir. 

Herkesin yanında küçük bir çantayla unutulmaz günler yaşayabileceği bir yerden söz edeceğiz şimdi sizlere. Nice, Cannes ve Monaco…

Türkiye’den uçakla Nice yapılan turların bir ayağında Cannes, bir ayağında Monaco ve Monte Carlo vardır.

Şimdiye kadar Nice’e ve Cannes’a 10 kez gitmişliğim varsa, Monaco’ya geçmeden döndüğüm bir veya ikidir, daha fazla değildir.

Gezmeye niyetlendiğinin ülke ve şehirler hakkında ne kadar kitap – yazı okursanız okuyun, oraya dair en güzel şeyleri öğreneceğiniz kişi, rehberinizdir.

Şayet işinin ehli bir rehbere denk gelmişseniz, dolaştığınız şehir, sokaklar ve evler adeta dillenir. Daha önce gezerken sadece görsel olarak bakmakla yetindiğiniz yerler size daha bir anlamlı gelir.

Digiturk’ün davetlisi olarak gittiğim Nice, Cannes ve Monaco seyahati, Galatasaray Lisesi mezunu rehberimiz Mehmet Işık sayesinde çok verimli geçti.

Daha önce defalarca gittiğim şehirlerde varlığından bihaber olduğum birçok şeyi öğrendim.

Mehmet Işık, verdiği bilgilerle öyle bir ışık tuttu ki bize Fransız Rivierası’nı adeta yeniden keşfettik.

2

Nice’deki duvarında Osmanlı top mermisi

Nüfus bakımından Nice, Fransa’nın beşinci büyük şehri olmasına rağmen, Paris’ten sonra en büyük havalimanı burada.

Büyüklükte, Paris’in iki havalimanından sonra üçüncü sırada Nice. Bundan daha önemlisi olan şu: Şehirden alana ulaşmak kolay, çünkü şehrin içinde. Uçmak için alana geldiğinizde uçağınıza ulaşmanız, indiğinizde alandan çıkmanız kolay.

Nice’i dolaşırken cadde ve sokak tabelalarında iki dil görürseniz, şaşırmayın. Bilin ki üstteki Nice dilindedir, alttaki ise Fransızca. Çünkü bugün kullananı az da olsa Nice’ce diye bir dil var. Ayrıca Nice, 1860’da referandumla Fransa’ya bağlanan bir şehir.

Ayrı bir dili, etnik kimliği olan halk, yüzde 51 oyla Fransa’nın parçası olmayı kabul etti, ama kendi kültürünü de muhafaza etmek koşuluyla yaptı bunu. Aynı referandumda Nice’liler, tercihlerini daha yakın oldukları İtalya’dan değil, Fransa’dan yana kullandı.

Nice yaptığım son seyahatte sadece bunu öğrenmedim. Rehberimiz Mehmet Işık, İtalyan mimarisine benzer tarihi binaların bulunduğu cadde ve sokakları dolaştırırken bir apartmanın dibinde durup, duvardaki iki avuca sığacak boyuttaki demir gülleyi gösterdi önce. Ardından da yanındaki üstünde yazılar olan mermer kaideyi. Osmanlı zamanında Türk denizcilerinin Nice’i ele geçirmek için denizden top atışları yaptığı, ama bunu başaramadığına dair bilgiler vardı o mermerde.

3

Ressamların şehri Saint Paul de Vence

Tamamen nallardan yapılmış bir at heykeli gördünüz mü? Ben gördüm. Nerede mi? Saint Paul de Vence’da.

İsa’nın 12 havarisinden birinin adını taşıyan bu şehir, Nice yakınlarında tepedeki kale etrafında oluşmuş küçük, ama önemli bir yer.

Hangi yöne baksanız manzarası asma bahçeleri, çiçekler ve servi ağaçları olan Saint Paul de Vence, yıllarca Fransız ressamlara da ilham vermiş.

Bohem hayatı yaşamak için buraya yerleşen, nefis manzarayı seyredip ilham alan bu ressamlardan çoğu, paraları olmadığı için tablolarıyla ödemiş otelin hesabını.

Picasso, Leger ve Calder’in yemek ve içki karşılığı rehin verdiği tabloları zaman zaman sergileyerek sürdürüyor cazibesini Colombo d’Or Hotel…
Daracık sokakları, bakımlı tarihi binaları ve çağdaş sanat eserleriyle dolu Saint Paul de Vence, görülmesi gereken yerlerden biri.

4

Parfümün başkenti Grasse

Deniz kenarından yani Cannes’dan 20 – 25 kilometre karaya doğru gittiğinizde karşınıza çıkan çiçek şehri… Parfüm endüstrisinin başladığı yer burası… Dünyanın parfüm başkenti olarak adlandırılan Grasse’ı Türk televizyon izleyicileri Meryem Uzerli’nin “Gecenin Kraliçesi”nden hatırlayacaktır. Dizide Meryem Uzerli’nin parfümcülük yaptığı yer Grasse’dı…

Parfümün başkentine gidilir de, imalathanelere uğramadan dönülür mü? Tabii ki olmaz…

Dünyanın pek çok parfüm markasına kokunun özünü veren imalatçıların bulunduğu Grasse şehrinin ekonomisi büyük ölçüde bunun üstüne kurulu. Bir parfüm markasının dört – beş mağazasının olduğu Grasse’da, parfümün dünden bugüne nasıl üretildiğini gezilen müzelerde görmek mümkün.

Eze köyünde bile iz bırakmış Osmanlı

Monaco ile Nice arasında küçücük bir köy Eze… Tepeye kurulmuş bir kale, etrafındaki evler, altlarında dükkanlar ve bir yamacın tepesinde müthiş bir butik otel Château Eza.

Terasındaki kafe – restauranta çıktığınızda birkaç yüz metre aşağınızda masmavi Akdeniz… Yolunuz Eze’ye düşerse Eza’da Akdeniz’e ve Fransız adalarına karşı bir kahve içmeden sakın ola, dönmeyin.

Kayalık bir tepe üstüne kurulu Eza Kalesi’nin girişinde yine Osmanlı’nın izi çıktı karşımıza… “Muhteşem Türk” Süleyman’ın denizcisi Barbaros, Eza Kalesi’ni 1543 yılında denizden top ateşine tuttuğu yazıyor tabelada… Eza’ya günde ortalama 7 bin turist geliyor ve hepsi de bu tabelayı okuyor.

5

Flarmonide 100 müzisyen ordusunda 90 askeri var

Monaco, dünyanın en küçük ülkelerinden biri değil, aynı zamanda en zengin ülkesi… Ben diyeyim ki polislerinin bile üniformaları Pierre Cardin, ülkedeki zenginliği siz anlayın… Havalimanı yok, ama uçak galerisi olan bir ülke Monaco aynı zamanda… 1860’dan beni Avrupa’nın kumar merkezi olan Monaco’nun Flarmoni Orkestrası’nda 100 kişi var, ordusu ise topu topu 90 kişi…

Monaco, dünyada zenginliğin ve ihtişamın zirvesi… Monaco, ultra lüks otomobil galerisi gibi bir ülke değil sadece. Monaco, aynı zamanda kişi başına en çok lüks yatın demirlediği bir ülke…

Monte Carlo ise, Monaco’nun dört mahallesinden biri, ama en popüleri… Öyle ki, ülkeye gelen turistlerden Monaco ve Monte Carlo’yu iki farklı ülke sananlar bile var.

Monaco’ya gidip, TRT’nin tek tabanca olduğu yıllarda deniz belgeselleriyle tanıyıp sevdiğimiz Kaptan Kusto’nun (Jacques-Yves Cousteau) deniz altısını görmemek, onun adına yapılan okyanus bilimleri açık hava müzesini gezmemek olmaz.

Monte Carlo’nun casinolarla çevrili meydanına gidince Cafe de Paris’e uğramadan da dönülmez.

Ali Eyüboğlu