Evet evet sizsiniz. Yeni bir araç almak için gösterdiğiniz çaba nedeniyle fiyatlar hem sıfır km’de hem de ikinci elde böylesine saçma şekilde arttı.
Önce makarayı biraz başa saralım; geçen yıla göz atalım.
Geçtiğimiz yıl satışlar iyi değildi ve bu yıl için de pek çok kimse olumlu konuşmuyor; pazarın en fazla 400 bin civarında olması bekleniyordu. Üstelik geçen yıl herhangi bir pandemi de söz konusu değildi.
Yani en iyi şartlarda pazar 400 bin olacak diye bekleniyordu.
Ancak olan oldu ve pandemi ülkemizi de etkiledi, tıpkı dünyayı vurduğu gibi. Fabrikalar kapandı, üretim yapılmadı.
Bu süreçte AB (26), UK ve EFTA ülkeleri toplamına göre otomotiv pazarı 2020 Ocak- Ağustos döneminde %32,4, otomobil pazarı %32,9 ve hafif ticari araç pazarı %28,2 azaldı. Yani görülüyor ki insanlar otomobil almaktan vazgeçti, resmen canının derdine düştü. Üstelik onlardaki alım gücünü düşündüğümüzde otomobil sahibi olmanın çok daha kolay olduğu bir gerçek.
Ülkemizde ise pandemi lafı duyulur duyulmaz herkes araç almak için birbiriyle yarıştı. Dolabında makarna var mı yok mu diye bakmak yerine herkes otomobil bayilerine hücum eti ve sonuçta da stoklar bitti. Hükümette bu sürede devlet bankalarından düşük faizli kredi verdirdi ve alım çılgınlığı devam etti.
Geçtiğimiz Eylül ayı tüm bu gelişmeler ışığında son 20 yılın en iyi Eylül satış rakamlarına ulaşıldı. Yani insanlar yarın öbür gün ne olacak belli değil diye düşünmek yerine araba almaya koştu. Sonuç itibariyle de fiyatlar stok olmaması nedeniyle yükseldi. Buna bir de kur yükselmesi ve ÖTV düzenlemesi eklenince satışların düşmesini beklerken tarihi rekor geldi.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen hala araç almayı düşünenler olduğu sürece elbette ki fiyatlar düşmez, vergiler indirilmez. Halbuki bu süreçte araç almayı bıraksaydık emin olun hükümet yeni bir vergi düzenlemesi yapardı; firmalar kar marjlarından feragat edip araç fiyatlarını düşürürdü. Ama gelin görün ki yarın para kazanıp kazanmayacağı belli olmasa da ülkemiz insanı kıtlıktan çıkmış gibi otomobil almaya koştu ve sonuçta da ağlamaya bence hakkı yok.
Elbette kurunun yanında yaş da yanıyor ama bu düşünce tarzı değişmediği sürece önümüzdeki süreçte yanan o “yaşlar” da fırsatını bulduğunda benzer bir anlayışla alım çılgınlığı içine girerler.